~ MENÜ ~
·­» Ana Sayfa «­·
İletişim & Reklam
Ziyaretçi defteri
HAC ŞİİRLERİ NUH ALTUNAY
Edeb Ya Hu !
Komik
.Namaz.
Cennet
İlahiler
Tv İzle
Kıssa
Mevlana
Mehmetçik
Yararlı Linkler
Osmanlı Mimarisi
Manzara Resimleri
Manzara Resimleri 2
Hızlı Okumaya Çalışın!
Mehter.......video izle...
Osmanlı Medeniyeti
Kültür ve Medeniyet Kavramları
Uydudan Görüntü
Bunları Biliyor Muydunuz?
Şiiristan
Tasavvuf
Türk Tarihi
Yunus Emre
Bilgi Yarışması
Abdest Nasıl Alınır
Kur'an'ı Kerim Dinle
Rüya Tabirleri Sözlüğü
Peygamberimizin Hayatı
Trafik Canlı Kameraları
İ.B.B. Uydudan Görüntü
İtibar mı Karekter mi?
Namaz nasıl kılınır?
Namaz'la ilgili hadisler
Namaz kılmayanın bahaneleri
Namaz kılıyor musun?
Niçin 5 Vakit namaz
Namaz Vakitleri
Hanımlar için yemek tarifleri
Hanımlar için pratik bilgiler
Eşlerin birbirlerine karşı görevleri
Komşuluk hakkı
Sesli ve Görüntülü programlar
Gusül Abdesti Nasıl Alınır
Çocuklar için çizgi film
Çocuklar için oyunlar
RAMAZAN VE ORUÇ HOŞ GELDİN YÂ ŞEH'Rİ RAMAZAN
 

Edeb Ya Hu !

EDEP BİR TAC İMİŞ NURU HÛDA' DAN 
GİY O TACI EMİN OL HER BELADAN 
AHLAK İLEDİR KEMALİ ADEM 
AHLAK İLEDİR NİZAMI ALEM


 

         


EDEP – EDEB
i. (Ar. edeb)

1.       insanın hatâya düşüp utanılacak şeyler yapmasını önleyen, yerinde ve ölçülü davranmasını sağlayan meleke, söz ve davranışlardaki ölçülülük, her hususta haddini bilip sınırı aşmama, terbiye, nezâket, zarâfet: Sükûtu, bilmediğinden değil edebindendir / Gerçi söylemez ammâ neler bilir âşık (Hızırzâde Said Bey’den). Edep insanın zînetidir. Edep, insanı nefsinin hevâsına uymaktan korur, kurtarır; “İnsanın edebi altınından hayırlıdır” denilmiştir. Edepten mahrum bir insan, bir cemiyet için muzır mikroplardan daha tehlikeli bir mahlûktur (Ömer N. Bilmen)

2.       Utanç, hayâ ve hicap duygusu: “Sende hiç edep yok mu?”

3.       Edebiyat: Ve devlet-i İslâmiyye’den bir müddet mürûrunda ulûm-i Arabiyye ve eş’âra edep ıtlâk eylediler, bâis-i te’dib olduğu için (Kāmus Terc.). Edep hem terbiye hem edebiyat demektir. Şinâsî merhûmun, “Fenn-i edeb olduğu için edep ve sâhibi edîb tesmiye edilmiştir” fıkrası da bunu teyit eder (Tâhirü’l-Mevlevî).

4.       tasavvuf. Dâima Hakk’ın huzûrunda olduğunu bilerek bu huzûrun gerektirdiği şekilde davranma, kâinatta Allah’ın birliğini görerek bütün yaratılmışlara karşı saygılı olma: Edebi eylesin Allah bize tevfik / Edebi olmayan âdem değil âdem (Ken’an Rifâî). Canlıya, cansıza ki zâten onlarca her şeyin canı vardır (…) insana, hayvana karşı sûfî dâima edebi koruyacaktır. Hâsılı tasavvuf ehli her hâlini dâima gören, bilen sâhibinin, Rabb’inin murâkabesi altındadır; bu yüzden de her hususta edebe riâyet etmesi şarttır. (Abdülbâki Gölpınarlı) .

 

* Edep çiçeği: Ortasında siyah bir benek bulunan beyaz bir kır çiçeği [Halk arasında, çiçeğin ortasındaki siyahlığın dünyâda edep ve terbiye azaldıkça küçülmekte olduğuna ve âhir zamanda edep hayâ ortadan kalkınca çiçekte hiç siyahlık kalmayacağına inanılır].

Edep dâhilinde: Terbiye ve ahlâk kurallarına uygun şekilde, edepli bir hal ile.

Edep erenlere: Biraz ayıp veya edep dışı bir söz kullanılacağı zaman “sözüm meclisten dışarı, hâşâ huzurdan” anlamında kullanılır: Bektâşîler’de “edep erenlere” tâbîri vardır, bu “hâşâ huzûrunuzdan, sözüm yabana” demektir. (Mâlik Aksel).

Edep erkân: Uyulması gereken usûl ve kurallar: Genç annesinden edep erkân, ev kadınlığı ve el hüneri almış, fakat asıl büyük annesi Zekiye Hanımefendi’nin mânevî mîrasçısı olmuştu (Sâmiha Ayverdi).

Edep etmek: Utanmak.

Edep yâhû: “Yaptığın, söylediğin edebe, terbiyeye uymuyor, kendine gel” anlamında edebe dâvet için söylenen uyarı sözü.

Edep yeri (mahalli): İnsan vücûdunda görünmesi haram ve ayıp sayılan ve örtülmesi gereken mahrem yeri, avret yeri, ut yeri.

Edebi edepsizden öğren: Edebe uygun davranmayan kimselerin hallerinden ibret al, edepsizliğin ne kadar kötü olduğunu gör de sen ona göre güzel davran.

Edebini bilmek: Haddini aşmamak, terbiyeli olmak: Edebini bildi, hiçbir oyun çıkarmadı (Kemal Tâhir’den).

Edebini bozmak: Terbiyesini bozmak, terbiyesizleşmek.

Edebini takınmak: Terbiyesizce davranmayı bırakıp edepsizlikten vazgeçmek, yola gelmek.

Edeb-i kelâm: edeb. Maksadı bayağı ve âdî sözler kullanmadan zarif ve güzel bir şekilde ifâde etme yolu: Hz. Peygamber’in mektebe gitmemiş, hocadan okumamış olduğunu anlatmak için Ziyâ Paşa’nın, “Bir mektebe oldu kim müdâvim / Allâh idi zâtına muallim” beytinde edeb-i kelâma riâyet olunmuştur (Tâhirü’ll-Mevlevî).

Edebü’l-bahs: mantık. Belli bir konu üzerinde konuşulurken tutulacak yol ve kurallar, münâzara ilmi.

* Edeb-âmuz birl. sıf. (Fars. āmūz “öğreten” ile) Edep öğreten, ders veren: “Edep-âmuz bir eser.”

* Edeben zf. (edeb’in tenvinli şekli) Edep gereği, edebe uyarak: “Edeben sustu.” “Edeben önce annesinin elini öptü.”

 


Bugün 97 ziyaretçikişi burdaydı!
 
ŞAHİN ERDOĞDU


¨DUYURU PANOMUZ¨




----------


SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ


----------

Sitemiz Hakkında Tüm Öneri Ve Şikeyetlerinizi Ziyaretçi Defterine Yazarak Bize iletebilirsiniz...! Görüşleriniz Bizim İçin Değerlidir...

İlginizden dolayı teşekkür ederim  
----------
 

Şahin ERDOĞDU

www.sahinerdogdu.tr.gg

 
 
 
 

manşetler

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol